***

Bu Blog'da: Ünlü isimlerle yapılan röportajlar ve hikayeleri, gidilen workshop'lar, izlenilen; film-tiyatro-konser notları ve hafta sonu önerileri yer almaktadır.

...

30 Ekim 2013 Çarşamba

Vialand Tema Park'da eğlenmekten yorulacaksınız!

Çocuklar gibi eğlenmeye ne dersiniz? Hazır havalar sıcakken, sonbaharı yazdan kalma günler ile uğurluyorken yanında en mutlu olduğunuz insanlarla birlikte kendinize çocuk olma günü ilan etmeye ne dersiniz? Ya da anne/teyze/amca/dayı iseniz yeğeninizle unutamayacağı bir güne imza atmaya ne dersiniz? "Süper!" diyen ses o zaman Vialand Tema Park'a gitmelisin.

Ve ülkemiz sınırlarını da aşan büyüklükte olan Vialand Tema Park’ı sizler için keşfe çıktım. Alan Efsaneler Dünyası, Oyun Dünyası ve Macera Dünyası olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Mağaza sokaklarını arkanızda bırakıp aşağı doğru yürüdüğünüzde sizi kocaman bir şato karşılıyor olacak. Çocukluğumdan beri şatoların ihtişamına ayrı bir ilgim olduğundan dolayı ilk adımdan büyülendim diyebilirim. Sonrasında ilk olarak çocukların eğleneceği bölüm olan Eğlence dünyası karşınıza çıkacak ve eğer elini tutup gezdireceğiniz bir ufaklık yoksa yanınızda benim gibi nelerin olduğuna hızlıca bakıp tarihi İstanbul sokaklarında kendinizi bulabilirsiniz. Bol bol fotoğraf çekilebileceğiniz bu alanı da arkanızda bıraktıktan sonra asıl eğlenceye giriş yaptınız demektir.

Yüksekleri, hızı ve sürprizleri seviyorsanız Macera Dünyası üniteleri tam size göre!

Tüm üniteleri tek tek anlatamasamda size en keyif aldıklarımı yazacağım. Kesinlikle ve kesinlikle onları denemeden Tema Park’tan ayrılmayın sakın! Karşımıza ilk Adalet Kulesi çıkınca, ondan başlayalım dedik ama aman tanrım ne kuleymiş, ne adaletmiş. Neden mi öyle diyorum. Şimdi okurken gözünüzün önünde canlandırmanızı istiyorum. Yavaş yavaş metrelerce yükseğe çıkıyorsunuz, tüm Yeşilpınar kuşbakışı görünümde, ayaklarınızı boşluğa sallıyorsunuz ve ne zaman, ne kadar hızda aşağıya düşeceğinizi bilmeden saniyelerce o tepede bekliyorsunuz. O an, o saniyelerin dakikalar olduğunu düşündüğünüz bir anda kendinizi aşağıda buluyorsunuz. Tüm organlarınızın çekildiğini hissedeceğiniz, benim çok korktuğum ama mutlaka deneyin dediğim bu kule ile başlangıç hiç de fena olmadı.

28 Ekim 2013 Pazartesi

Metin Zakoğlu: “Her çocuk sanatçı doğar.”

“Sırtımı bir bahçe duvarına dayar yine de hikayemi oynarım, yeterki beni izlemeye gelsinler.” diyen, mesleğini çok seven, mesleğinin içinde var olduğunu hisseden, çocuklara iş yapmaktan son derece mutlu olan, çünkü çocuklara yaptığı işin kendisini çocuklaştırdığını düşünen, oğlu Doruk’un üzerine fazla düşen, yetenekli gençlere ücretsiz eğitim veren, fiziksel engeli olan arkadaşlarımızın evine gidip onlara oyunlar oynayan ve evini tiyatro severlere açarak ev tiyatrosunun öncüsü olan Metin Zakoğlu ile yazdan kalma güzel bir İstanbul sabahında Moda Saklı Köşk’te buluşup hem bu zamana kadar neler yaptığını hem de yeni çıkan “Bana Bir Yalan Söyle” isimli kitabını konuştuk. 

25 Ekim 2013 Cuma

2 günlük Kapadokya turuna ne dersiniz?

Eylül ayının son haftası 2 günlüğüne gittiğim Kapadokya gezimi adım adım sizlere yazarak diyorum ki bu hafta sonu siz de tutun arkadaşınızın kolundan kaçın bu şehre. Her kaçış özellikle de böyle kısa kaçışlar iyi gelir herkese. Nereye gidelim, nerede kalalım, ne yiyelim diyen sese cevap vererek başlıyorum anlatmaya…

Eğer benim gibi kısa olsada dolu dolu iki gün geçirmek istiyorsanız Nevşehir’e giden sabah yedi uçağı ile yolculuğunuza başlamanız gerekmekte. Cuma akşamından da gidebilirsiniz elbette ama bence gereksiz bir konaklama masrafı olur diyerek, uçağı Nevşehir’e indiriyorum.

Konaklama…
Havalimanı ve otel arası yaklaşık bir saatlik mesafede. 1,5 saatte uçak süresini eklerseniz eğer sabah 9,5 da otelinizde olmuş olursunuz. CCR Otel’in panoramik bir manzarası var. Odaları son derece konforlu. Tam tarih kokan bir hava içerisinde, biraz gizem dolu merdivenleri inerek odanıza ulaşabilirsiniz… Biraz dinlenip, öğlen yemeğinizi yedikten sonra başlar Kapadokya keşfi...

Niğde Gümüşler Bağları…
Ortalama iki saatlik mesafede olan Niğde Gümüşler Bağları’na Ülker Hero Baby ailesi ile gittiğimizden dolayı uğradık ama sizler girebilir misiniz bu bahçelere bilemesem de yine de aklınızın bir köşesinde kalması açısından yazmak istedim. Dalından koparıp yediğim hatta çantama atıp İstanbul’a getirdiğim elmaların tadı muhteşemdi.

Niğde Gümüşler Manastırı
Manastır ile Gümüşler Bağları’nın arası da ortalama kırk dakika.
Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisedir. Dört serbest destekli kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kuzey haç kolunun kuzeyinde iki mezar nişi, naosun batısında beşik tonoz örtülü iki giriş mekanı bulunmaktadır. Manastır da yer alan diğer mekanların pek çoğunun işlevi bilinmemektedir.

Elai Restoran’da akşam yemeği…
Manastır ile otel arası bir saatlik mesafede. Eğer otelle sadece konaklama olarak anlaştıysanız Elai Restoran’da lezzetli yemekler yiyerek, şarabınızı yudumlayarak güzel bir akşam geçirebilirseniz. Otelin çok yakınında olan restorana yürüyerek gidebilirsiniz. Otantik, loş ışıklı ortamları benim gibi seviyorsanız bu akşam yemeği size iyi gelecektir.

22 Ekim 2013 Salı

Veysel Diker röportaj notlarım...


Anne Bebek Dergisi için yaptığım röportajlarımın büyük bölümünde ünlü isimlerimizin çocuklarının küçük olmasından dolayı onlara zorluk çıkarmamak adına evlerini ziyaret ediyor ve keyifli röportajlar gerçekleştiriyoruz. Kasım sayımız için de Veysel Diker’in evine konuk olduk. Çok şeyden konuştuk kendisiyle. Röportajımın tamamını Anne Bebek Dergisi’nin kasım sayısında okuyabilirsiniz ama öncesinde öncesi var elbette ki…

Soğuk bir İstanbul sabahında hem de pazar günü çaldık kapılarını Diker ailesinin. Aslında beni tanıyanlar bilir hafta sonu iş yapmayı hiç ama hiç sevmem, bir de pazar kahvaltılarını önemserim ama önemsesem ne olur elimde yeni sayı için yapabileceğim bir röportajım yok. İster gece ister gündüz nerede olursa olsun kabul etme durumundaydım bu röportajın vaktini. Bu kadar söylendim ama röportajımı tamamladıktan sonra, “İyi bir pazar röportajı oldu ve değdi.” diyerek döndüm evime.

Samimiyeti severim, röportajın akması için kasmamak gerekir. Kasmadıkta, süper geçti. En çokta oğlundan konuştuktuk… Oğlu Çınar'ın geleceğinden şüpheli bir baba. Neden mi? Bunun en baş sebebi ülkemizin geleceğinden umutsuz olması. Burada ne demek istediğimi benim okurlarım anlar çok da eşmeye, delmeye gerek yok. Haklı! Ben de bilinçli olan çoğu kişi de aynı kaygıda değil miyiz? Biz nereye, nasıl gidiyoruz, bu acele nereye? Neyse dönelim röportaja, işte bu kaygıdan dolayı oğlunun eğitim sürecini çok iyi planlayan ve geleceği için ciddi ciddi düşünen bir baba.

Bir konuya hakim olmadan, onu tiyatro sahnesine aktarılmayacağını bilen ve vurgulayan, akıllı bir beyinin projeksiyon görevi üstlenebileceğini söyleyen ve kendini yaşam arsızı olarak tanımlayan biri aynı zamanda Veysel Diker.

Rahatlığı seven biri, onun evinde kendinizi misafir gibi hissetmeniz söz konusu olamaz kesinlikle e elbetteki eşi için de aynı şeyi söyleyebilirim. Veysel Bey ile röportajımı yaparken Emrah Hanım’da pizzaların siparişini vermiş bile. “Kimse pizzaya hayır diyemez, buyurun sofraya he bir de çatal bıçak bizi bozar pizza elle yenir.” diyerek sofralarına da  buyur etti Diker ailesi bizi. Yedik, içtik, hoş sohbet ettik, yüzümüz gülerek ayrıldık evlerinden…

“Eşim olmazsa yanımda bıyığı kesilmiş kedi gibiyim.” diyen Veysel Bey’e ve de eşi Emrah Hanım’a çok teşekkür ederim bu keyifli sohbet için… Ben kendisi ile tanıştığıma çok ama çok memnun oldum.

Fotoğraf: Event's Hill Photography

18 Ekim 2013 Cuma

Tarih kokan şehir gezisine ne dersiniz?

Bayram gezmeleri artık son buldu yani en azından bulmuştur diye düşünerek hafta sonu da idare eder bir hava olacağından dolayı İstanbul’da kalanlara tarih kokan bir gezi önerim var. Alın yanınıza arkadaşınızı, sevgilinizi gidin, zira ben öyle yaptım ve de çok ama çok keyif aldım.  Hangi noktalardan gideceksiniz bilmiyorum ama arabasız gitmenizi tavsiye ederim. Neden mi? Buyrun okuyun…

İlk durak: Panorama 1453 Tarih Müzesi
Uzun zamandır gitmeyi planladığım ve aklımda olan bu müze metrobüs yolu üzerinde. Topkapı’da inip karşıya geçiyorsunuz ve müzenin girişinde buluyorsunuz kendinizi. O kadar basit yani. Ortalama bir saatinizi alacak müze 29 Mayıs 1453 İstanbul’un Fethi’nin öncesi ve sonrası anlatımlarıyla sizi bir üst katta yer alan, benim çok büyülendiğim ve “gerçekten de merak ettiğime değdi” diye cümleler kurduğum alana götürüyor. İstanbul’un tarihi ile başlayıp Fatih’in vefatıyla sona eren fetih koridorlarına İstanbul panoları eşlik ediyor aynı zamanda. Müzenin panoramik kısmı ile ilgili çalışmalar 2005 yılında başlamış ve üç yılda tamamlanmış. Sekiz sanatçı tarafından resmedilen müzede 10.000 figür çizimi yer almakta. Türkiye’nin ilk panoramik olma özelliğinin yanı sıra dünyada da kubbeli ilk panoramik müze olması açısından da önemlidir. Size ısrarla gidin dediğim bu müze 2.350 metre kare resim alanı, 650 metrekare üç boyutlu objeler platformu olmak üzere toplamda 3000 metrekare görüntü alanına sahiptir.  Her gün 9:00-19:00 saatleri arasında açık olan müzenin giriş fiyatı 5 TL ve Müzekart geçmemekte.

Tramvay hattı ile yola devam…
Müzeden çıktıktan sonra öyle uzunca ne yapayım diye düşünmenize gerek yok, yakınınızda yer alan tramvaya binerek Beyazıt durağında inmenizi ve gezinize yürüyerek devam etmenizi öneririm. Ayaklarınızın sizi Sultanahmet’e getirdiğini gördüğünüzde sizi orada yine bir tarih kucaklıyor olacak. Üç beş adım atarak aşağıda yazdığım noktalara geçişler yapabilirsiniz.

7 Ekim 2013 Pazartesi

Pazar günü Marmara Forum'da buluşalım...

‘Neşeli Bebekler’ yarışması, 4-13 Ekim’de Marmara Forum’da...

“En neşeli bebek benimki!” diyorsanız, 4-13 Ekim tarihleri arasında Marmara Forum’a gelin, bebeğinizin fotoğrafı çekilsin. Eğer ‘en neşeli bebek’ seçilirse Anne Bebek Dergisi'nin kapağından tüm Türkiye’ye gülümsesin… Nefise Karatay'ın sunumuyla gerçekleşecek etkinliğin jürilerinden biri de benim ve Pazar günü 14:00-16:00 saatleri arasında sizleri Marmara Forum'a beklerim...

Bakmaya doyamadığınız bebeğinizi tüm Türkiye görsün istemez misiniz? Cevabınız ‘evet’ ise Marmara Forum hayalinizi gerçeğe dönüştürüyor ve ‘Neşeli Bebekler’ yarışması ile bebeğinizi Anne Bebek Dergisi'nin kapağına taşıyor.

Yarışmaya katılmak için tek yapmanız gereken; 4-13 Ekim arasında bebeğinizi Marmara Forum giriş katında kurulacak çocuk parkına getirmek. Etkinlik alanındaki oyuncaklarla oynayan ve etrafa neşe saçan bebeğinizi en mutlu olduğu anlarda fotoğraflayan yarışma görevlileri, bebeğinizin fotoğrafını Marmara Forum Mutlu Bebek Panosu’na ekleyerek eğlenceli bir fotoğraf panosu oluşturacak.

4 Ekim 2013 Cuma

Ülker Hero Baby'nin elma bahçeleri...

Ülker Hero Baby ailesi bebekleriniz için en güvenilir ürünleri, kavanoz mamaları tüketiyoruz cümlesini görüp doğrulamamız için geçen hafta tam da hasat vakti bizi Niğde Gümüşler’deki  bahçelerine davet ettiler.  Bu nazik davete evet diyerek düştük yollara.

Araya hemen şunu da sıkıştırmak isterim; organizasyon işi zordur, herkesi aynı anda memnun etme olayı ise en zoru. Daha öncesinde de Ülker Hero Baby ile yurt dışına gitmiş biri olarak her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüklerini söyleyebilirim. Özellikle iki günlük programı mini bir kitapçık şekilde hazırlamaları ve içerisinde bölgenin kısa bir bilgisi, saati saatine program akışı, kendilerinin ve de en önemlisi acil durumlarda aranılması gereken iletişim numaralarına kadar her bilgi yazıyordu o mini kitapçıkta. Profesyonellik, duyguyu kaybetmediğin zaman iyidir derim ben hep. Bu gezide de bu vardı işte. Keyifli bir gezi, doğru adım ve mutlu bir şekilde İstanbul’a dönüş. Gelelim detaylara:


* Hero Baby dünyada ek beslenme pazarında ilk 5 oyuncudan biridir.
* Türkiye’de biberon mamaları, tahıllı kaşık mamaları, kavanoz mamaları-meyve suyu ve bebek bisküvisi olmak üzere bebek beslenmesini oluşturan 4 ana kategoride ürün sunan tek markadır.
* 56 çeşit ürünle doğumdan itibaren bebek ve küçük çocukların  beslenme ihtiyaçlarını karşılamaktadır.
* Türk Gıda Kodeksi, Bebek ve Küçük Çocuk Ek Gıdası Tebliği’nde tanımlanmış yüksek bebek beslenmesi standartlarına uygundur.
* Fidanların dikiminden hasata kadar her aşama Ülker Hero Baby ziraat mühendisleri tarafından denetlenmektedir.
* Kavanoz mamalarda kullanılacak bebek meyvelerini Amasya, Niğde, Erzincan, Bitlis, Kilis gibi endüstriyelleşmenin az olduğu bölgelerdeki bahçelerden temin etmektedirler.
*
Meyvelerin olgunluğuna bakılarak, eğitimli işçiler ile hasat yapılmakta.
*
El ve hava değmeden püre haline getirilen meyveler kavanoza doldurulmakta.

Ülker Hero BabyPazarlama
Direktörü Aslı Çetkin
Ben derim ki: Biz meraklı bir toplumuz bazen kapağını açıp, ürünün şekline, kokusuna bakmayı severiz. Durum böyle olunca kapağını açtığımız ürünü yeniden yerine koyarız. Bu yüzden kapaklı ürünleri alırken kontrol edin. Açma aşamasında “tık” sesini duymazsanız, açılmış bir ürün almışsınız demektir ki Ülker Hero Baby ürünleri üretim sırasında kapağı özel bir vakum ile kapatılarak hava girişi engellenerek raflara çıkıyor. Hiçbir koruyucu katkı maddesi de kullanılmadığından açıldığı an hemen tüketilmesi gerekiyor, aman dikkat!

Ülker toplantı sonrasında çok güzel bir gezi düzenledi bizler için. Onu da ayrı bir şekilde yazıp size nokta atış yaparak Nevşehir, Niğde ve Kapadokya hakkında bilgi vereceğim.

Bu bilgiler ve keyifli iki gün için tüm Ülker Kurumsal Ailesi’ne teşekkür ediyorum.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...