***

Bu Blog'da: Ünlü isimlerle yapılan röportajlar ve hikayeleri, gidilen workshop'lar, izlenilen; film-tiyatro-konser notları ve hafta sonu önerileri yer almaktadır.

...

30 Aralık 2013 Pazartesi

Nevra Serezli: "Biz kokulu kağıtlara aşk sözcükleri yazardık."

Bu sefer daha fazla heyecanla, merakla acaba nasıl olacak düşüncesinden kaynaklı bir tedirginlikle gittim röportajıma. Çünkü sohbet edeceğim isim Nevra Serezli'ydi. "Hoş geldiniz çocuklar, buyurun." diyerek bizi koltuklarımıza yönelttiğinde ve ben ilk sorumu sorduğumda rahatladım. Önce torunlarından başladık sohbete. Ne kadar çok sevdiğini, bu dönemde yeni bir yaşam sevinci olduğunu anlattı, ardından başka bir heyecandan, hayatını kaplayan tiyatrodan bahsettik. Tiyatro zor iş diyor, sporcu eğitimi şart. Ben de tiyatrocu olacağım demeyle olunmaz, ağzında  sakız varmış gibi konuşan yeni neslin "Bu sezon teklif gelirse bir tiyatro oyunun da rol alabilirim." cümlesinden son derece rahatsızlık duyuyor, çünkü bunun tiyatrocuları hafife alır bir tavır olduğunu düşünüyor. Şunu da ekliyor ardından "Yeniler arkamızdan gelmesin kompleksinde değilim." Sonra bir başka aşkı, ulaşabileceğini o yıllar hayal bile edemediğini söylediği, 45 yıllık hayat arkadaşı Metin Serezli'yi konuştuk, öncesinde Tanrı'dan bir kez daha rahmet dileyerek... Ve bir de yeni filmi "Senin Hikayen'i...

26 Aralık 2013 Perşembe

Tiyatro Önerisi: "Huysuz"

“Molière’in Huysuzu” lakaplı eski tiyatro oyuncusunun ve çevresindekilerin biraz gerçek, biraz hayal hikayesini sahneye taşıyan bol kahkahalı, aşklı, entrikalı, danslı, rengarenk müzikal...

Sezonun en çok ses getiren yapımlarından biri olan “Huysuz”da; Engin Alkan, Büşra Pekin, Deniz Uğur, Haki Biçici, Gülhan Tekin, Umut Temizaş ve Esra Akbaş, rol alıyor...

Engin Alkan’ın kaleme aldığı ve yönetmenliğini üstlendiği “Huysuz”; huzurevinde yaşayan ve Molière oyunlarındaki başarısı nedeniyle, zamanında “Molière’in Huysuzu” lakabıyla ünlenmiş eski bir tiyatro oyuncusunun zihninde canlanan, biraz gerçek, biraz hayal, kahkahası bol müzikal bir gösteri.

Engin Alkan'ın daha önceki Vişne Bahçesi, Tarla Kuşuydu Julyet ve İstanbul Efendisi oyunlarını izlemiş biri olarak yine bir Engin Alkan klasiği ortaya konulmuş cümlesini çok rahatlıkla kurabilirim. Ben usta oyuncunun oyunlarını izlemekten çok keyif alıyorum.  Açıkhava'nın bahçesinde kendisi ile bir de röportaj da yapmıştım Milliyet Gazetesi/Cadde Eki için. Merak edenler
buraya tıklayarak okuyabilir... Oyun sırasında kurgulanmış seyirci diyalogları olunca izlediğim oyun bana ayrı bir güzel geliyor hele bir de içine gündemden cümleler eklenince ballı kaymak oluyor. Bu oyunda da Harpagan'ın altınları ayakkabı kutularının içindeymiş meğer... Anlayanlara sevgiler :=) Sanatsız olmaz!

Tüm oyuncuları tebrik ediyorum, çünkü sekiz buçukta başlayan oyun on iki gibi bitti. Ciddi bir emek vermiş herkes ama Deniz Uğur'u da ayrı bir tebrik etmek istiyorum ve de merakla soruyorum nasıl bu kadar esnek bir bacaklarınız var? Bu sorumun nasılda haklı yanı olduğunu oyunu izlediğinizde anlayacaksınız mutlaka...

Unutmadan şunu da belirtmek isterim. Oyun çocuklar için pek de uygun değil.


Oyunun konusu: Hastalığından dolayı tedavi masraflarından kurtulmak isteyen Harpagan, kızı Sümbül'ü bir doktorla evlendirmek isterken budala doktor adayı Arif ve kibirli annesi Mürşide Huzurlu kızına talip olur ama Sümbül'ün kalbi Klean için atmaktadır. Bunun için evin hastabakıcısı, hizmetçisi ve belki de her şeyi olan Anjelik bu evliliğin olmaması için uğraşır. Bir de Harpagan'ın genç, seksi ve para düşkünü Madam Biju vardır... Onun derdi de bambaşkadır. Biri iyi bir doktor damadı olsun ister, diğeri sevdiği kişiyle evlenmeyi, biri yaşlı kocasının parasını alıp kaçmayı bir diğeri yanlışlığın ortaya çıkmasını ister. Durum böyle olunca da işler karışır ve oyun yol alır...

AYSA Prodüksiyon Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu “Huysuz” oyununu izlemenizi tavsiye ederim...

Oyun tarihleri: 6 Ocak Yunus Emre Büyük S. / 8 Ocak KKM Gazanfer Özcan / 10 Ocak Caddebostan KM / 23 Ocak Kadıköy Halk EM

23 Aralık 2013 Pazartesi

Tolga Örnek'in yeni filmi "Senin Hikayen"

“Devrim Arabaları”, “Kaybedenler Kulübü”, “Labirent” gibi birçok başarılı filme imza atan Tolga Örnek'in filminden Anne Bebek Dergisi'nin Aralık sayısı için Nevra Serezli ile röportaj yaptığımda haberdar oldum. 

Ben hiçbir zaman sinemacı olmadım diyen Nevra Hanım kendini sinemadan yirmi yıl kadar uzak tutmuş ve aşık olduğu mesleği olan tiyatro ile devam etmiş yoluna hep. Tolga Örnek senaryoyu kendisine sunduğunda, heyecanla son sayfasına kadar okumuş ve hemen Tolga Örnek'i arayarak bu işin içinde olmak istediğini belirtmiş.

Bu kadar yıl aradan sonra kendini heyecanlandıran "Senin Hikayen" filmine de haliyle tüm sinemaseverleri davet ediyor... Röportajımız sırasında "Bazen güleceğiniz ve bazen de boğazınızın düğümleneceği bu filme kendi hikayenizi görmek için gelip izleyin." değince ben de vizyona 27 Aralık günü girecek olan filmin, davet edildiğim ön gösterimine merakla gittim bugün. "Nasıldı peki film, fragmanı kadar etkileyici miydi?" diyen sese hemen cevap veriyorum: Evet!

Ama ben daha babaanne olacağım diyen bir sesle başlar film… Bebek bakmaya hazır olup olmadıklarını sorguladıkları dönemde hamile olduğunu öğrenen Esra, ona nasıl tepki vereceğini bilemeyen, şaşıran ama sevinen Hakan, babaanne olacağından dolayı mutlu olan Meral…

7 yılın sonunda hamile olduğunu öğrenen Esra, ne kendisinin ne de Hakan’ın bu bebeğe hazır olmadığını düşünür, çünkü yolunda gitmeyen Hakan’ın işinin aksine, terfi olup yurtdışına çift katı maaş ile gitme ihtimali vardır. Tam da bu noktada 6 haftalık hamile olduğunu öğrenen Esra’nın kafası karman çorman olur… Esra ve Hakan tarafında bunlar yaşanırken babaanne olmayı çok isteyen Meral, bunun artık zamanının geldiğini hatta geçtiğini düşünür, çünkü haklı bir sebebi vardır…

Son günlerde izlediğim en harika film olan “Senin Hikayen” elindeyken kaybetme diyor, çok sorgulama diyor, hayat aksın gitsin diyor, mutluluk o kadar da zor değil diyor… Tüm bu cümleleri kurarken de seni içine çekiyor, etkiliyor ve nefes almadan izletiyor kendini sana.

27 Aralık’ta vizyona girecek “Senin Hikayen”i herkes izlemeli ama özellikle de yeni evlenen ve hatta çocuk sahibi olmayı düşünen ya da yeni ebeveyn olacağını öğrenenler mutlaka ve mutlaka izlemeli, çünkü hem çok gülecek hem de çok ağlayacaksınız bu serüvende…

Film’de Cem Adrian şarkısına da bayıldım, harika bir şarkı seçimi olmuş “Ben Seni Çok Sevdim” dinlemek isterseniz tıklayın…





 












“Senin Hikayen”de başrolleri; Timuçin Esen, Selma Ergeç, Nevra Serezli ve Sait Genay paylaşıyor. İdil Fırat, Başay Okay, Levent Can, Murat Serezli, Yeşim Ceren Bozoğlu, Şirin Kılavuz, Gözde Kocaoğlu ve Yeliz Orçin’in de rol aldığı filmde Cem Bender ve Tolga Örnek’in oğlu Derin Örnek de konuk oyuncu olarak izleyici karşısına çıkıyorlar.

 Filmin fragmanı için tıklayın...
 

18 Aralık 2013 Çarşamba

Anılar biriktirin... İşte size 8 öneri!

Aranızda ilk iki yaşını hatırlayan var mıdır bilemem ama ben hatırlamıyorum mesela. Evde albümümde olan fotoğraflar ve annemle babamın anlattıkları olmasa hiçbir şey hatırlayamayacağım çocukluk anılarımın ilk günlerinden. Muhtemelen sizin için de durum böyledir. Aslında şimdi her şeyi çok daha kolay işleme geçirdiğimiz bir dönemdeyiz. Anıları hatırlanır ve kalıcı kılmak çok basit. Bunun içi size öneriler hazırladım. Hepsi elle tutulu gözle görülür örneklerden oluşuyor. Hatırlanmaya değer günler sizinle olsun...

16 Aralık 2013 Pazartesi

Dremel ile keyifli bir workshop gününden...

Dremel yani Bosch Elektrikli Ev Aletleri’nin Hobi Markası yeni bir yılın öncesinde, kendimize ya da sevdiklerimize el emeği hediyeler verelim diye İMA (İstanbul Moda Akademisi)’ne misafir etti bizi.
 


















Neyi nasıl yapacağımızı bilemeden gittiğim bu workshop’ta son derece keyif dolu vakit geçirdim. Dremel ailesi ile tanıştıktan sonra, onların pratik el aletleri ile yaratıcılığımı konuşturarak; güzel bir saksı, süper bir çerçeve yaptım kendime. Aslında bir de bardağı işleme işimiz vardı ama ben onda pek de başarılı olamadım doğrusu…

Neler neler yaptım öyle…
En son lisedeyken suluboya fırçasını elime almıştım her halde. Önümdeki masada boyalar, paletler, süsler durunca hemen işe koyulmak istedim veee saksımı boyamayla başladım. Pembe ve mor rengi tercih ettim. Böylelikle ruhumu ifade eden hem eğlenceli hem de şeker tadında bir saksıya sahip oldum. Onu kurumaya bıraktığım vakit, fotoğraf çerçevesini yapmaya başladım. Aslında onun etrafını boyayacaktım ama kurumama ihtimalinden dolayı boyasız olarak yeni yılın sembollerini sağına soluna yapıştırmayı tercih ettim. Güzel bir çerçeve çıkardığımı düşünüyorum ortaya. Aslında çerçeveyle işim bitmişti ama son anda gördüğüm o mor tüyler kanıma girdi ve bir tane daha fotoğrafta da gördüğünüz gibi “Mor tüylü” çerçeve yaptım kendime. Son olarak bir de cam işleme işimiz vardı ki sormayın gitsin. Neden mi? Beceremedim ben onu, çiçek çizmeye çalışırken karman çorman bir şeyler ortaya çıktı. Onun fotoğrafı yok :=) Tabi tüm yapıştırma ve çizme işlemlerini Dremel’in minik hobi ürünleri ile yaptığımı da belirtmeme gerek yok galiba :=)

İki saatten fazla zamanımı geçirdiğim bu workshop’ta çok eğlendim… Arada bir de olsa hobilerimizi işleme geçirmeye çalışın derim mutlaka. Strese de iş yorgunluğuna da kafa dağınıklığına da kısacası ruhunuza da iyi gelecek bir hobi candır.

Evimizdeki her parçayı değerlendirebileceğimizi bir kez hatırlatan Dremel markası’nın yani Bsoch Elektrikli Ev Aletleri Hobi Markası’nın bir de 40’dan fazla ilham verici fikirlerden oluşan “İlham Kitabı” olduğunu da hatırlatarak Caretta İletişime, Bosch Dremel Ailesine ve fotoğraflar için Eser Köse'ye teşekkür ederim...

10 Aralık 2013 Salı

Anne Bebek Çocuk Fuarı'nda buluşalım...

Anne ve anne adaylarının yakından takip ettiği İBS Anne Bebek Çocuk Fuarı 13-15 Aralık tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi'nde...

Anne Bebek Dergisi olarak bu yılda sürpriz hediyelerden oluşan abone paketlerimiz ve fuara özel fiyatlı dergi satışlarımız olacağından standımıza uğramanızı isteriz. Hem de bir tanışmış oluruz öyle değil mi?

Aradığınız birçok şeyi bulma imkanına sahip olacağınız bu keyifli fuarı kaçırmayın.

Ben yani bilmeyenleriniz için Anne Bebek Dergisi Editörü Aslıhan, "Fuarda görüşürüz." der.


5 Aralık 2013 Perşembe

Kitaplarınızı internetten sipariş edin, karlı çıkın!

Binlerce kitap ve yayınevi tek bir sitede buluştu:
Kitapq.com

Aradığınız kitabı bulmak için yayınevlerini ve kitapçıları gezme olayını rafa kaldıran Kitapq.com edebiyattan tarihe, çocuk kitaplarından kişisel gelişime, aile kitaplarından felsefi kitaplara kadar birçok kitabı okuma meraklıları ile buluşturuyor.


Zamanı kısıtlı olanların, hızla işlerini halletmek isteyenlerin, indirimli kitap almak isteyenlerin, yeni kitaplardan haberdar olmak isteyenlerin, yeni kitapları indirimli almak isteyenlerin, iyi bir online kitap alışveriş sitesi arayanların, tüm yayınevlerini tek bir çatı altında bulmak isteyenlerin ve pratik bir şekilde alışverişini yapmak isteyenlerin yeni adresi: kitapq.com.

En son çıkan ya da en çok okunan kitaplara indirimli fiyatları ile ulaşmak istediğinizde tek adresiniz olan kitapq.com; her kitabın birer yansıma olduğu düşüncesiyle yola çıkan “Online Kitap Alışveriş Sitesi”dir. Fırsatları yakalamak için kitapq.com’a üye olabilir ya da sosyal medyadan facebook/kitap.com  -  twitter/kitapq.com’u takip edebilirsiniz.

Yapacağınız işlemler çok basit; sayfaya üye olabilir ya da üye olmadan alışverişinizi yapabilirsiniz. İstediğiniz kitabı seçip gereken bilgileri doldurduktan sonra kitabın beş iş günü içerisinde adresinize postalanmasını bekliyorsunuz.

Üstelik zengin ürün yelpazesiyle güncel her türlü kitaba ulaşabileceğiniz kitapq.com’dan yapacağınız 150 TL ve üzeri alışverişlerinizde kargo ücreti ödemiyorsunuz.

Her kitabı rahatlıkla bulabileceğiniz, pratik bir site olan kitapq.com kitapseverleri zevkli bir alış-verişe davet eder. 


2 Aralık 2013 Pazartesi

Anne Bebek Dergisi 156/Aralık Sayısı

Yepyeni heyecanların içimizde uyandığı, mutlulukların dilendiği, bazen bittiği için üzüldüğümüz bazen de iyi ki de bitsin diye düşündüğümüz şu vakitlerde sizler için yılbaşı çekimi gerçekleştirdik. Yılbaşı değince aklımıza ilk gelen çam ağacı olsa da biz bu ay farklı olsun diyerek, bu temayı kullanmadan ama ondan da uzak kalmadan Esin ve Serkan Güller çiftinin minik kızları Eliz için stüdyoya girdik. Uyur halde stüdyoya gelen Eliz, uyandıktan hemen sonra bize poz verdi ve sonrasında da “Benden bu kadar." dercesine annesinin kucağında uyumaya devam ederek evine gitti. Özkan ailesine bu keyifli çekim için teşekkür eder, mutlu ve sağlıklı bir yıl geçirmelerini dileriz.

30 Kasım 2013 Cumartesi

Çağan Irmak'ın yeni filmi: "TAMAM MIYIZ?"



Dün, merakla beklediğim Çağan Irmak’ın “Tamam mıyız?” filmi vizyona girince koltuklardaki yerimi aldım ve keyifle filmi izledim. Merakıma değen bir film olduğu içinde mutlu oldum salondan çıkarken. Hani su gibi aktı gitti denir ya güzel işlerin ardından, he işte tam da öyle bir filmdi.

“Uyan ve bul beni…” diyen İhsan’la başlayan bir dostluk hikayesi… İhsan ve Temmuz’un hikayesi.

İhsan; elleri, kolları, bacakları olmadığı için evde babası tarafından sevilmeyen, annesine yük olduğunu düşünen ve “İnsan eti ağırdır!” diyen bir genç… İşte sırf bu yüzden de ölmek isteyen bir adem oğlu aynı zamanda.

Temmuz ise sanatla uğraşan, bu yüzden babası tarafından sevilmeyen, yaptığı heykelleri annesi tarafından satın alınan, İhsan’ı rüyasında gören, sonra onunla karşılaşan, ona yardım eden, “Doğuştan farklıyım, başka bir rengim ben…” diyen bir karakter.

Yolları kesişen bu iki adamın, sevgilisi tarafından terk edilen, işleri istediği gibi gitmeyen Temmuz ve hayatını annesine bağlı yaşamak zorunda olan İhsan’ın hikayesini izlerken önce şükrettim sağlıklı olduğum için Tanrı’ya. Sonra Temmuz gibi bir dostu mutlaka olmalı bu hayatta insanın dedim ve ekledim annesi de hep yanında olmalı…

Aras Bulut’un mükemmel bir oyunculuğu vardı. O kadar güzel özümsemiş ki İhsan’ı mimikleri, ses tonu, bakışı… Çok etkileyici bir oyunculuk gerçekten…

Mutlaka izleyin derim, eğer hüznü severseniz ve eğer kendinizi, arkadaşlarınızı sorgulamak isterseniz.

Hayatınızın dibe vurduğu anlarda karşınıza çıkan insanları birkez daha düşünüyor olacaksınız filmden çıktığınızda.

Herkesin bir Temmuz’u olmalı bu hayatta ve insan eti ağır gelmemeli… Çağan Irmak yine yapmış yapacağını fazla söze ne hacet!

26 Kasım 2013 Salı

Veysel Diker: "Evim fabrika ayarlarım."

Biraz soğuk bir İstanbul gününde Veysel Diker’in kapısını çaldığımızda eşi ve dört yaşındaki oğlu Çınar ile bizi keyifle evlerinde karşıladılar. Birçok konudan konuştuk kendisi ile… Kaygıları olan, korkuları olan baba olmasından dolayı çok daha fazla detaycı olan, ülkemizdeki gidişatın hızına şaşıran, kendi yazdığı oyunlarda oynamaktan mutlu olan, yazı yazarken transa geçtiğini söyleyen ve tiyatronun bir yalan atma eylemi olduğunu vurgulayan biri olan Veysel Bey ile harika bir sohbet gerçekleştirdik sizler için. Röportajımızı noktalarken “Aslında tüm mesajım; her şey mutluluğa hizmet etmeli.” diyen Veysel Bey’e ve elbette ki eşine misafirperverliği için ve de leziz pizza molası için teşekkür ederim.





22 Kasım 2013 Cuma

Nevra Serezli röportajımdan notlarım...

Bu sefer biraz fazla heyecanla, merakla, acaba nasıl olacak düşüncesinden kaynaklı bir tedirginlikle gittim röportajıma. Çünkü sohbet edeceğim isim Nevra Serezli’ydi. Hoş geldiniz çocuklar buyurun diyerek bizi koltuklarımıza yönelttiğinde, aslında ilk sorumu sorduğumda rahatladım. Önce torunlardan başladık sohbete, ne kadar çok sevdiğini, bu dönemde yeni bir yaşam sevinci olduğunu anlattı, ardından başka bir heyecanı, hayatını kaplayan tiyatrodan bahsettik. Tiyatro zor iş diyor, sporcu eğitimi şart. Ben de tiyatrocu olacağım demeyle olunmaz, ağzında sakız varmış gibi konuşan yeni neslin “Bu sezon teklif gelirse bir tiyatro oyununda rol alabilirim.” cümlesinden son derece rahatsızlık duyuyor, çünkü bunun tiyatroyu hafife alır bir tavır olduğunu düşünüyor. Şunu da ekliyor ardından yeniler arkamızdan gelmesin kompleksinde değilim diyerek bir başka aşkı, ulaşabileceğini o dönemler hayal bile edemediğini söylediği, 45 yıllık hayat arkadaşı Metin Serezli’yi konuştuk öncesinde Tanrı’dan bir kez daha rahmet dileyerek. Her cümlesinde sevgisini ve özlemini dile getiren Nevra Hanım o kadar kontrollü biriki. Ne gözleri dolduğu anda ağladı ne de eşini anlatmaktan vazgeçti o an. Olayı kafasında bir mantığa oturtmuş: “Ben bu imtihanı geçmek zorundayım, herkesin hayatında var bunlar, bir tek ben değilimkiye getirip hiç isyan etmedim.” diyor. Bir de sizi bu ay vizyona girecek olan “Senin Hikayen” filmine davet ediyor, gelip kendinizi izlemeniz için.

Röportajdan sonra yolda Nevra Hanım’ın anlattığı birçok şeyi düşündüm. “Biz kokulu kağıtlara aşk sözcükleri yazardık, sizler şimdi bir mesajla ilişkilere başlayıp bir mesajla bitiriyorsunuz, hangi ara birbirinize uygun olup olmadığınızı anlıyorsunuz, görmeden pat birleşip, çat ayrılıyorsunuz.” dedi. E doğru hızlı tüketiyoruz biz yeni nesil. Hiç de hoşnut değilim ben de bu durumdan ama neslimizin özelliği bu. Aslında bunun içinde şöyle der Nevra Hanım; yeni nesil, geçmişin öğretileri ile bugünü harmanlamayı becerebilirse işler çok daha yolunda gider. E doğruda nasıl olacak bu tam bilemiyorum…

21 Kasım 2013 Perşembe

İki kişilik sinema keyfi için KAFİKA'ya...

Sevgilisine sinema kapatma niyetinde olup sonrasında vazgeçenlere, kendi filmini sürpriz bir şekilde sunmak isteyenlere, fotoğraflarından video oluşturup bunu nasıl sunacağını bilemeyenlere, doğum günü sürprizi için yeni fikirler arayanlara, filmlerdeki gibi bir evlenme teklifi etmek isteyenlere ya da sadece baş başa bir film izlemek isteyenlere güzel bir önerim var bu hafta: KAFİKA!

İki kişilik sinema keyfi burası.

KAçırdığınız lmler KAhvesi Taksim Meydanı’ndan Fındıklı’ya inen yokuşun solundaki Bolahenk sokakta sizi ve arkadaşınızı beklemekte.

Unutulmaz bir ana imza atmadan önce ilk işiniz izlemek istediğiniz filmi seçmek olmalı. İster Kafika arşivinden isterseniz de kendi arşivinizden bir filmi ayarlayabilirsiniz.

Film işi tamamlandıktan sonra Kafikayı arayıp, istediğiniz gün ve saat için yerinizi ayırtmalısınız mutlaka.

Bir sürpriz hazırlığı içerisindeyseniz eğer bunu Kafika’ya söylüyorsunuz ve onlar sizler için gül yapraklarından oluşan muhteşem bir sinema odası hazırlıyorlar hemen.

Gül yapraklarının yanında, filmin sonunda ikinize ait bir kare ekranda görünsün isterseniz eğer size “hayhay” diyen ekip bunu da çok güzel bir şekilde ayarlayabiliyor.

İlla sürprizler yapmak için gitmenize gerek yok, sinema odanızın gül yapraklarından oluşmasına da... Baş başa film izlemek isterseniz de yolunuzu buraya düşürebilirsiniz. 

İki kişi film izlemek için vereceğiniz rakam 70 TL. Gül yaprakları, pasta, yemek vs eklerseniz fiyat biraz daha artabiliyor. Bunun için www.kafika.com tıklayarak bilgi alabilirsiniz.

Küçük bir not size; fırsat sitelerini takip ederseniz eğer burada yazdığım rakamın yarı fiyatına bu keyfi yaşayabilirsiniz. İyi seyirler...

18 Kasım 2013 Pazartesi

Bilgi Eğitim Sertifika Programları başlıyor

İstanbul Bilgi Ünviversitesi bünyesinde "Yaşam Boyu Eğitim Merkezi" olarak yer alan Bilgi Eğitim; bireysel, kurumsal ve profesyonel gelişime yönelik programlar sunmaktadır. Değişim, gelişim ve ilerlemenin vazgçilmez bir ihtiyaç olduğu günümüzde, farklı iş ve alanlarından farklı yaş gruplarına gereksinimler doğrultusunda en uygun programları hazırlayıp uzman kadrosuyla eğitimler geliştirmektedir. Mesleki, kurumsal ve bireysel eğitim programları hakkında detaylı bilgi almak isterseniz sitelerine www.bilgi-egitim.com'a tıklayabilirsiniz. Ben bu dönem "Yaratıcı Yazarlık Atölyesi"ne yazıldım ve süper gidiyor. Atölye bittikten sonra notlarımı sizlerle paylaşıyor olacağım elbetteki siz de ikinci dönem belki kayıt yaptırırsınız ki gidin derim mutlaka...

15 Kasım 2013 Cuma

Tiyatro koltukları sizleri bekler

Bu soğuk havalarda yapılabilecek en güzel aktivitelerden biri de elbetteki tiyatroya gitmektir. Sıkı bir tiyatro seyircisi olarak sizlere oyun önerilerim var. Hepsi Şehir Tiyatroları'nın oyunları. Ben önerdiklerimi birden fazla kez izledim. Hatta izledikten sonra da oyunculardan; Zihni Göktay, Engin Alkan, Çağlar Çorumlu, Hasibe Eren, Sevinç Erbulak ile de röportajlar yapmıştım... Güleceğiniz, keyif alacağınız, alkışlamaktan elinizin yorulacağı bu oyunları izlemeye mutlaka gidin... Şehir Tiyatroları'nın sitesine tıklayabilir, hangi saatte, hangi oyun, nerede oynuyormuş öğrenebilirsiniz. İyi seyirler.

Lüküs Hayat: Türk toplumunun Batı ile yüzleşmesi ve bu çerçevede yaşanan gülünçlükleri sahneye taşırken, bu durumun değişmezlerini 25 yıldır sahnede diri tutuyor. Oyunda küçük hırsızlıklarla geçinen Rıza ile Fıstık bir zengin evine girince kendilerini bir kıyafet balosunun ortasında bulurlar. Aslında bu ikilinin içine düştüğü bu yeni ortam, batılılaşma özentisinin ortasına düşmüş halktan insanların durumudur.

Şark Dişçisi: Tarihin belirsiz bir zamanından çıkıp gelen gezici bir tiyatro kumpanyası, 19. yüzyıl Osmanlı mizah yazınının en önemli kalemlerinden olan Hagop Baronyan'ın eğlenceli komedisini; müzikli, danslı, şenlikli bir gösteriyle bugünün seyircisiyle buluşturuyor ve zamanın İstanbul Ermenileri arasında geçen; birbirini aldatan eşlerin, kavuşamayan aşıkların hikayesini konu alan oyunla, izleyenleri bir arada güldüğümüz zamanları hatırlamaya davet ediyor.

İstanbul Efendisi: Kendine damat beğenen bir baba kızının başka birini sevdiğini öğrenirse ne yapar? Savletî Efendi, kızının gönlüne yön vermek için cinlere perilere bel bağlamıştır... Musahipzade Celâl, İstanbul Efendisi ile Osmanlı'nın Lale Devri'nden sonraki gündelik yaşantısını ve sosyal ilişkilerini hicvediyor.

11 Kasım 2013 Pazartesi

Aşkı Şansa Bırakma

Bayer Kadın Sağlığı Bölümü, cinsel sağlık ve doğum kontrol yöntemi konusuna dikkat çekmek ve gerek kadınları gerekse erkekleri bilgilendirmek amacıyla; askisansabirakma platformunu kurdu. Web sitesi ve i-phone/ipad uygulaması ile kullanıcılara ulaşan platform; yakın zamanda android uygulamasını da kullanıcıların tercihine sunacak.

askisansabirakma.com; kadınların bir ay içinde oluşan hormonal değişimleri konusunda hem kadın hem de  erkekleri bilgilendirmenin ve bu konuda tavsiyeler vermenin yanı sıra; karşı cins hakkında yüz yüze sormaya çekinilen soruları yöneltebileceğiniz bir forum da sunuyor. Aynı zamanda Aşkı Şansa Bırakma uygulamasını Iphone ve Ipad’inize yükleyerek istediğiniz her yerde ve her zaman erişim sağlayabiliyorsunuz.

Kadınlar hormonal ritmlerine özel uyarılar alacak!
Aşkı Şansa Bırakma iphone/ipad uygulamasında yer alan periyod takibi bölümü, bir ay içindeki hormonal değişimleri ve bunların etkileri konusunda daha fazla bilgi edinmek ve bu konuda gerekli önlemleri almak isteyen kadınlar için ideal bir çözüm sunuyor. Bunun için, adetinizin ilk günü, süresi gibi bilgilerinizi bir kere girmeniz yeterli. Periyod takibi, sizin hormonlarınızdaki değişimlere göre bu süreçte size yol gösteriyor. Hatta dilerseniz partnerinizi bu konuda önceden uyarabiliyorsunuz. Uygulamanın erkek kullanıcıları ise; partnerleri için aynı bilgileri girerek; adet öncesi sendrom, doğurganlığın yüksek seviyede olduğu, cinsel isteğin arttığı günler gibi konularda uyarılabiliyorlar.

Doğum kontrolü kontrol altında!
Aşkı Şansa Bırakma, “acaba bugün doğum kontrol hapımı almış mıydım?” sorusunu tamamen ortadan kaldırıyor. Tek yapmanız gereken; hap kullanımınızı günlük olarak işaretlemeniz. Bırakın, uygulama sizin için takip etsin ve size hatırlatma yapsın. Üstelik bu uyarıları, dışarıdan anlaşılmayacak şekilde özel şifrelerle yapıyor.

4 Kasım 2013 Pazartesi

Carousel Instyle Dergisi *Benim Köşem


 Ellerinizi kaldırın, kıpırdamak yok
Madem başlığım ve sayfadaki fotoğraf dikkatini çekti, madem şu an bu sayfadasın, madem şu an bu cümleleri okuyorsun ve mademki okumaya devam ediyorsun rica etsem sadece spotu okuyup sayfayı çevirmezsen olur mu? Ben senin okuman için cümleler yazdım çünkü en sevdiğim şarkı fonda çalarken. Hani sen iki saniyede çevirmeye çalışıyorsun ya he işte ben iki saatte yazdım ve belki de daha fazla zamanımı ayırarak yazdım sana bir şeyler… Okumaya ne dersin?

1 Kasım 2013 Cuma

Anne Bebek Dergisi 155/Kasım sayısı bayilerde

Hayatımızda bir ile başlayan her şey ilkin temsili olduğundan dolayı önemlidir. Önemli olan şeyde haliyle özeldir. Bu ay Şahver Koçulu bir özel anı ölümsüzleştirince, biz de bu minik meleğe bayılınca kapağımıza taşımak istedik. Bir yaş doğum günü için özenle hazırlanan Ege Sarp Akdeniz anne babası Aliye Kerem Akdeniz'in bu özel günlerini sizlerle paylaşmak istedik. eğer siz de ilk yaş doğum gününüzü sayfalarımızda görmek isterseniz Şahver Koçulu ve bizimle iletişime geçebilirsiniz.

30 Ekim 2013 Çarşamba

Vialand Tema Park'da eğlenmekten yorulacaksınız!

Çocuklar gibi eğlenmeye ne dersiniz? Hazır havalar sıcakken, sonbaharı yazdan kalma günler ile uğurluyorken yanında en mutlu olduğunuz insanlarla birlikte kendinize çocuk olma günü ilan etmeye ne dersiniz? Ya da anne/teyze/amca/dayı iseniz yeğeninizle unutamayacağı bir güne imza atmaya ne dersiniz? "Süper!" diyen ses o zaman Vialand Tema Park'a gitmelisin.

Ve ülkemiz sınırlarını da aşan büyüklükte olan Vialand Tema Park’ı sizler için keşfe çıktım. Alan Efsaneler Dünyası, Oyun Dünyası ve Macera Dünyası olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Mağaza sokaklarını arkanızda bırakıp aşağı doğru yürüdüğünüzde sizi kocaman bir şato karşılıyor olacak. Çocukluğumdan beri şatoların ihtişamına ayrı bir ilgim olduğundan dolayı ilk adımdan büyülendim diyebilirim. Sonrasında ilk olarak çocukların eğleneceği bölüm olan Eğlence dünyası karşınıza çıkacak ve eğer elini tutup gezdireceğiniz bir ufaklık yoksa yanınızda benim gibi nelerin olduğuna hızlıca bakıp tarihi İstanbul sokaklarında kendinizi bulabilirsiniz. Bol bol fotoğraf çekilebileceğiniz bu alanı da arkanızda bıraktıktan sonra asıl eğlenceye giriş yaptınız demektir.

Yüksekleri, hızı ve sürprizleri seviyorsanız Macera Dünyası üniteleri tam size göre!

Tüm üniteleri tek tek anlatamasamda size en keyif aldıklarımı yazacağım. Kesinlikle ve kesinlikle onları denemeden Tema Park’tan ayrılmayın sakın! Karşımıza ilk Adalet Kulesi çıkınca, ondan başlayalım dedik ama aman tanrım ne kuleymiş, ne adaletmiş. Neden mi öyle diyorum. Şimdi okurken gözünüzün önünde canlandırmanızı istiyorum. Yavaş yavaş metrelerce yükseğe çıkıyorsunuz, tüm Yeşilpınar kuşbakışı görünümde, ayaklarınızı boşluğa sallıyorsunuz ve ne zaman, ne kadar hızda aşağıya düşeceğinizi bilmeden saniyelerce o tepede bekliyorsunuz. O an, o saniyelerin dakikalar olduğunu düşündüğünüz bir anda kendinizi aşağıda buluyorsunuz. Tüm organlarınızın çekildiğini hissedeceğiniz, benim çok korktuğum ama mutlaka deneyin dediğim bu kule ile başlangıç hiç de fena olmadı.

28 Ekim 2013 Pazartesi

Metin Zakoğlu: “Her çocuk sanatçı doğar.”

“Sırtımı bir bahçe duvarına dayar yine de hikayemi oynarım, yeterki beni izlemeye gelsinler.” diyen, mesleğini çok seven, mesleğinin içinde var olduğunu hisseden, çocuklara iş yapmaktan son derece mutlu olan, çünkü çocuklara yaptığı işin kendisini çocuklaştırdığını düşünen, oğlu Doruk’un üzerine fazla düşen, yetenekli gençlere ücretsiz eğitim veren, fiziksel engeli olan arkadaşlarımızın evine gidip onlara oyunlar oynayan ve evini tiyatro severlere açarak ev tiyatrosunun öncüsü olan Metin Zakoğlu ile yazdan kalma güzel bir İstanbul sabahında Moda Saklı Köşk’te buluşup hem bu zamana kadar neler yaptığını hem de yeni çıkan “Bana Bir Yalan Söyle” isimli kitabını konuştuk. 

25 Ekim 2013 Cuma

2 günlük Kapadokya turuna ne dersiniz?

Eylül ayının son haftası 2 günlüğüne gittiğim Kapadokya gezimi adım adım sizlere yazarak diyorum ki bu hafta sonu siz de tutun arkadaşınızın kolundan kaçın bu şehre. Her kaçış özellikle de böyle kısa kaçışlar iyi gelir herkese. Nereye gidelim, nerede kalalım, ne yiyelim diyen sese cevap vererek başlıyorum anlatmaya…

Eğer benim gibi kısa olsada dolu dolu iki gün geçirmek istiyorsanız Nevşehir’e giden sabah yedi uçağı ile yolculuğunuza başlamanız gerekmekte. Cuma akşamından da gidebilirsiniz elbette ama bence gereksiz bir konaklama masrafı olur diyerek, uçağı Nevşehir’e indiriyorum.

Konaklama…
Havalimanı ve otel arası yaklaşık bir saatlik mesafede. 1,5 saatte uçak süresini eklerseniz eğer sabah 9,5 da otelinizde olmuş olursunuz. CCR Otel’in panoramik bir manzarası var. Odaları son derece konforlu. Tam tarih kokan bir hava içerisinde, biraz gizem dolu merdivenleri inerek odanıza ulaşabilirsiniz… Biraz dinlenip, öğlen yemeğinizi yedikten sonra başlar Kapadokya keşfi...

Niğde Gümüşler Bağları…
Ortalama iki saatlik mesafede olan Niğde Gümüşler Bağları’na Ülker Hero Baby ailesi ile gittiğimizden dolayı uğradık ama sizler girebilir misiniz bu bahçelere bilemesem de yine de aklınızın bir köşesinde kalması açısından yazmak istedim. Dalından koparıp yediğim hatta çantama atıp İstanbul’a getirdiğim elmaların tadı muhteşemdi.

Niğde Gümüşler Manastırı
Manastır ile Gümüşler Bağları’nın arası da ortalama kırk dakika.
Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisedir. Dört serbest destekli kapalı Yunan haçı planlı kilisenin kuzey haç kolunun kuzeyinde iki mezar nişi, naosun batısında beşik tonoz örtülü iki giriş mekanı bulunmaktadır. Manastır da yer alan diğer mekanların pek çoğunun işlevi bilinmemektedir.

Elai Restoran’da akşam yemeği…
Manastır ile otel arası bir saatlik mesafede. Eğer otelle sadece konaklama olarak anlaştıysanız Elai Restoran’da lezzetli yemekler yiyerek, şarabınızı yudumlayarak güzel bir akşam geçirebilirseniz. Otelin çok yakınında olan restorana yürüyerek gidebilirsiniz. Otantik, loş ışıklı ortamları benim gibi seviyorsanız bu akşam yemeği size iyi gelecektir.

22 Ekim 2013 Salı

Veysel Diker röportaj notlarım...


Anne Bebek Dergisi için yaptığım röportajlarımın büyük bölümünde ünlü isimlerimizin çocuklarının küçük olmasından dolayı onlara zorluk çıkarmamak adına evlerini ziyaret ediyor ve keyifli röportajlar gerçekleştiriyoruz. Kasım sayımız için de Veysel Diker’in evine konuk olduk. Çok şeyden konuştuk kendisiyle. Röportajımın tamamını Anne Bebek Dergisi’nin kasım sayısında okuyabilirsiniz ama öncesinde öncesi var elbette ki…

Soğuk bir İstanbul sabahında hem de pazar günü çaldık kapılarını Diker ailesinin. Aslında beni tanıyanlar bilir hafta sonu iş yapmayı hiç ama hiç sevmem, bir de pazar kahvaltılarını önemserim ama önemsesem ne olur elimde yeni sayı için yapabileceğim bir röportajım yok. İster gece ister gündüz nerede olursa olsun kabul etme durumundaydım bu röportajın vaktini. Bu kadar söylendim ama röportajımı tamamladıktan sonra, “İyi bir pazar röportajı oldu ve değdi.” diyerek döndüm evime.

Samimiyeti severim, röportajın akması için kasmamak gerekir. Kasmadıkta, süper geçti. En çokta oğlundan konuştuktuk… Oğlu Çınar'ın geleceğinden şüpheli bir baba. Neden mi? Bunun en baş sebebi ülkemizin geleceğinden umutsuz olması. Burada ne demek istediğimi benim okurlarım anlar çok da eşmeye, delmeye gerek yok. Haklı! Ben de bilinçli olan çoğu kişi de aynı kaygıda değil miyiz? Biz nereye, nasıl gidiyoruz, bu acele nereye? Neyse dönelim röportaja, işte bu kaygıdan dolayı oğlunun eğitim sürecini çok iyi planlayan ve geleceği için ciddi ciddi düşünen bir baba.

Bir konuya hakim olmadan, onu tiyatro sahnesine aktarılmayacağını bilen ve vurgulayan, akıllı bir beyinin projeksiyon görevi üstlenebileceğini söyleyen ve kendini yaşam arsızı olarak tanımlayan biri aynı zamanda Veysel Diker.

Rahatlığı seven biri, onun evinde kendinizi misafir gibi hissetmeniz söz konusu olamaz kesinlikle e elbetteki eşi için de aynı şeyi söyleyebilirim. Veysel Bey ile röportajımı yaparken Emrah Hanım’da pizzaların siparişini vermiş bile. “Kimse pizzaya hayır diyemez, buyurun sofraya he bir de çatal bıçak bizi bozar pizza elle yenir.” diyerek sofralarına da  buyur etti Diker ailesi bizi. Yedik, içtik, hoş sohbet ettik, yüzümüz gülerek ayrıldık evlerinden…

“Eşim olmazsa yanımda bıyığı kesilmiş kedi gibiyim.” diyen Veysel Bey’e ve de eşi Emrah Hanım’a çok teşekkür ederim bu keyifli sohbet için… Ben kendisi ile tanıştığıma çok ama çok memnun oldum.

Fotoğraf: Event's Hill Photography
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...