***

Bu Blog'da: Ünlü isimlerle yapılan röportajlar ve hikayeleri, gidilen workshop'lar, izlenilen; film-tiyatro-konser notları ve hafta sonu önerileri yer almaktadır.

...

28 Şubat 2012 Salı

Mustafa Ceceli: "Sanırım ailemi şimdi daha iyi anlıyorum."

Takvimler Şubat ayını gösterdiğinde, aklımızdan geçen birçok cümle arasından biri de 14 Şubat'ta Sevgililer Günü olması. Durum böyle olunca da bizde "aşkın sesi" diye tanımlanan ve şimdilerde oğlu Arın ile babalığın tadını çıkarmaya bakan Mustafa Ceceli ile bir sohbet gerçekleştirdik. Biz onu aşk insanı olarak aşk insanı olarak bilsek de o aşkı; "Aşkın tanımı yoktur." diyerek tanımlıyor ve baba olmanın verdiği mutluluğu anlatıyor bizlere...

27 Şubat 2012 Pazartesi

TSÇV Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Paçacıoğlu ile Serabral Palsi Eğitimi hakkında her şeyi konuştuk

Yaklaşık her iki bin çocuktan beşinde ve erken doğan bebeklerin %15’inde görülen Serebral Palsi, tedavi ile tamamen iyileşemeyen bir durum olsa da doğru yaklaşım ile belirtileri hafifletilebilir ve en az seviyeye indirilebilinir bir rahatsızlık. Sosyal hayatta var olabilmeleri için bizlerinde gönüllü olarak onlara yardım edeceğimiz bu süreçte neler yapmamız gerektiğini, nasıl gönüllü olunduğunu, ailelerin ne gibi sorunlarla ya da çözümlerle karşılaştıklarını, vakfın neler yaptığını TSÇV (Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Paçacıoğlu’dan öğrendik ve tabi öncesinde ise Serebral Palsi’nin ne olduğu Prof. Dr. Erbil Dursun’a sorduk.


26 Şubat 2012 Pazar

Hikaye(miz) başlasın dediğin anda bitti mi hiç?

Şimdi sana; esas oğlanla esas kızın bir hikayesini anlatacağım. İçinden istediğin cümleleri kendine uyarlama da özgürsün, kelimelerimin oluşturduğu cümleleri beğenirsen, istediğin gibi alabilir, kendi durumuna uyarlayabilirsin… Uzun ve de saçma sapan bir giriş yapmış olsam da okuduğunda daha detaylı bir hikayenin cümlelerinde yol aldığını göreceksin…

23 Şubat 2012 Perşembe

Kim, benim için ne demiş?

* Blogger BUĞRA LEVENT "Dergicilik Hakkında" yazısının son cümlelerinde benden bahsetmiş... Kendisine teşekkür ederim güzel cümleleri için... Yazısını okumak için tıklayabilirsin...


* Trend Türkiye / Yayıncılık Mutfağı'nda blogumu önerir. Teşekkür ederm... Yazıyı okumak için tıklayabilirsin...

Eurovision ve CAN BONOMO / LOVE ME BACK...



Şarkıyı dinlemek için tıkla !!!
TRT Eurovision tercihinin ismini açıkladığında; “bu da kim?” dedim. Daha önceden bildiğim ya da dinlediğim biri değildi CAN BONOMO. Açıklandıktan sonra; röportajlarını takip edip, birkaç şarkısını dinledim. “Tamam çok eğlenceli mimikleri var ama yeterli mi acaba?” cümlesini kurdum. Sonra merakla şarkımızın nasıl olacağını, ülkemizin nasıl temsil edileceğini bekledim.

Üst üste şarkıyı dinledim, görüntüleri izledim. Eğlenceli başlayan bir müzik, buradan bir artımız var, çünkü slow şarkılar çok da tercih edilir bir şey olmuyor yarışmalarda.
Evet eğlenceli bir şarkı da o giriş ne öyle CAN BONOMO? Ya o üzerindeki uzunca “şey”? Tamam senin bir tarzın var, buna da saygım var ama ülkenin de bir tarzı ve duruşu var. Bu kadar basit bir kıyafeti şarkıyı bizlerle buluştururken tercih etmen doğru olmamış. Bir de lütfen ellerini kollarını gelişi güzel sallama öyle, her an birine o sallanan eller çarpabilir. Yerinde de sayıklama. En iyisi sen arkanda bir dans grubu olmasını düşün, onlara eşlik et. Kalabalık sahne daha da fazla dikkat çeker ki eğlenceli müziğin için artı olur.

Tekrarlıyorum, müziğe bayıldım… Uyumlu enstrümanlar kulağa çok hareketli ve de güzel geliyor. Bu şarkı ile ilk beşe girer miyiz? Evet! Ancak daha özenli olunmalı diye düşünüyorum.
He bir de araya keşke Türkçe bir cümle sıkıştırsaydın!

Bitişe bayıldım… Haydiii…

Bu yıl Azerbaycan’da yapılacak 57. Eurovision şarkı yarışmasında senin yolun açık olsun, bizim de şansımız bol CAN BONOMO.

NOT: KENAN DOĞULU o enerji ile kazanamadı ya! Takıldım ona, düşündüm CAN’ı…

ÜNLÜ İSİMLERİN YORUMLARI:

Soner Arıca:
Can Bonomo, yolun açık olsun... Bol şans

Ebru Polat:
Can Bonomo'yu sempatik ve marjinal buluyorum... Ama Eurovision şarkımız çok sıkıcı. Sevmedim..

Murat Dalkılıç:
Can Bonomo- Love Me Back yolun açık olsun Türkiye arkanda!

Yeşim Salkım:
Can Bonomo yolun açık olsun :)

Ayşegül Aldinç:
Ben çok beğendim. Eğlence başlıyor... Can Bonomo'yu sevdiğimi söylemiş miydim?:))

Yeliz:
Helal olsun sana Can Bonomo:)) Ne kadar kendine has ve tarz, bayıldım:))

Sarp Apak:
Can Bonomo'nun şarkısı güzel olmuş.

Ömür Gedik:
Eurovision şarkımız "Love me back" Karayip korsanları filmini getirdi aklıma...

Demet Akalın:
Dereceye girersek ben harbi zevksizim...


21 Şubat 2012 Salı

Anlamlı ya da anlamsız...

“Kadın erkek eşittir mantığına yüzde yüz doğrudur demedim hiç. Biz; kırılgan, narin, hassas insanlarız, cinsel dürtülerimize göre değil, içsel düşüncelerimize göre hareket ederiz.”
 

20 Şubat 2012 Pazartesi

SAĞLIKLI ve GÜÇLÜ SAÇLAR için en faydalı 10 yiyecek

Şampuan reklamlarını izlerken, o parlak ve de gür saçları görünce “benimde böyle olmalı” cümlesini kuranlardansanız eğer, öncelikle saçınıza, yapısına uygun doğru ürünü kullanın ve sonrasında ise Dr. Yasemin Bradley’nin tavsiyelerine uyun.

17 Şubat 2012 Cuma

90'lı yıllarda ÇOCUK OLMAK...


Okan Bayülgen’in 90’lı yıllar programını izledikten sonra ben de bir liste yapmak istedim 90’ların bana hissettirdikleri ile ilgili.

Bence 90’lar… çünkü…


* Ninja Kaplumbağalar'ı izlemekti. Çünkü ben oradaki haber spiker!i April’ı izlemekten çok keyif alıyordum.

* Susam Sokağı’nı özellikle de Edi ile Büdü’yü izlemekti. Çünkü uyumak için yattıklarında sürekli sorular soran Büdü beni çok güldürüyordu.

*Radyoyu meraklı dinlemekti. Çünkü en sevdiğin şarkıyı dinlemek için ya kasetini alacaktın ya da radyo da bekleyecektin dinlemek için.

* Kaset ve kalem ikilisiydi. Çünkü kaseti ileri sarmak için yuvarlak boşluğa kaleminizi koyarak sarma işlemini yapabiliyordunuz.

* Oya Bora’ydı. Çünkü bu şarkı ile yazlık bir yerde ses yarışmasına katılıp en sevdiğim şarkıyı; “Ara beni/Öptüm seni seni…” söylemekti.

* Barış Manço ile Adam Olacak Çocuk programını izlemekti. Çünkü ben bu programı sevmekle birlikte her izlediğimde; “Baba beni de götür buraya” cümlesini kurardım.

*Ateri oynamaktı. Çünkü Süper Maria oyununun sonuna gelme heyecanı ile keyifli zaman geçiriyordum. 

* Sanal bebekti. Çünkü sorumluluğum altında bir canlım vardı benim.

* Bisiklete binmekti. Çünkü Mor ve benden büyük olan Pinokyo modeli bisikletimle sokaklarda dolaşında şaşkın şaşkın bakan “boyundan büyük bisikleti nasıl sürüyor?” cümlesine gülümsemeyi seviyordum.

* Ev telefonlarıydı. Çünkü okul arkadaşlarınla ancak ev telefonundan konuşabiliyordum. Hatta bunun için evde iki numaramız vardı, biri evin diğeri ise sadece arkadaşlarımın aradığı bana ait ev numaramdı.

* Çocukluk arkadaşlarıydı. Çünkü o yıllardan kalanlar bu yıllarda “gerçek dost” kavramını tam anlamıyla tanımlayabiliyor.

* Süper Baba dizisiydi. Çünkü üzerinden yıllar geçse de anlamını hiçbir zaman yitirmeyecek bir şarkıydı; “Bana bir masal anlat baba/ İçinde tüm sevdiklerim/İçinde İstanbul olsun…”

* Tolga abi ve Hugo’ydu. Çünkü telefonun tuşları ile oynamak eğlenceli gözükürdü.

* Taş Devri, Riche Rich, Jetgiller ve Şeker Kız Candy izlemekti. Çünkü bu çizgi filmler için her şeyi durdurabilirdim.

Yasal düzenlemelere göre DOĞUM İZNİ!


Çalışan anne adaylarının, hamilelik öncesinde ve sonrasında alması gereken izinlerinin ne kadar olduğunu bilmesi ve normal şartlarda giden hamilelik sürecinde bu kurallar dahilinde izinlerini kullanmaları gerekmekte. Doğum iznine dair merak ettiğiniz tüm soruları Avukat Bülent Karahan’a sorduk.

13 Şubat 2012 Pazartesi

Kimine göre SEVGİLİLER GÜNÜymüş…


 … ama ben gerçekten Sevgililer Günü’nü kutlayanlardan olmadım hiç, takvimdeki her güne anlamlar yüklemeyi seven ben, bugüne karşı hiçbir anlam yüklemedim bu zamana kadar. Sevmedim de herkesle birlikte kutlanılan anları. Hediye sürpriz demektir benim için haliyle habersiz olması gerekir. Eee bugün hediye geleceğini de biliyorsun. Hediye alıp vermelere bayılırım evet ama zamansız zamanlarda olanlar daha bir değerlidir gözümde. Kutlamaları özel yemekleri de severim elbette ama benim anlam yüklediğim zamanlarda ya da onun anlam yüklediği kısacası biz olmayı başarabildiğimiz anlardaki zamanları kutlamalardan yana olanlardanım ben. 

Bence kutlanılası Sevgililer Günü;

“İşte bu adam/kadın” dediğin tarih olmalıdır!

Tanımlayamadığın duygunun karşılığında, aynı tanımlanamayan duygunun yaşandığını belirttiğin zaman olmalı!

İlk kahkahalara boğulduğunuz an olmalı!

En ağlak zamanlarınızda var olduğu gün olmalı!

Paylaşımlarınızın başladığı o tutkulu zaman dilimi olmalı!

Paylaştıkça çoğalan sevgiler senin, onun, bunun, şunun, herkesin olsun diyen benden SEVGİLER sizlere ;)

7 Şubat 2012 Salı

Her halinizle şık olun!

Hamile olduğunuzda dolabınızdaki en büyük elbise de bir müddet sonra size dar gelmeye başlayacak her şey normalinde ve de sağlıklı gittiğinde... İşte bu yüzden, biraz daha iyiyken, karnınız çok çok büyümemişken kendinize yeni, keyifli ve de şık kıyafetler alın deriz biz.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Anne Bebek Dergisi / Şubat 2012

Mert Spider Man oldu
Çok sessiz, sakin bir erkek çocuğu ile tanıştık bu ay. Kendisi Hatice-Sedat Çakır çiftinin 2,5 yaşındaki oğlu olmakla beraber çok da gururlu biri. Mert, fotoğraf çekimlerimiz sırasında biraz keyifsizdi ne de olsa doktordan yeni gelmişti. Hatta azıcık da gözyaşı döktü ama çok sessizce ve kafasını annesinin omzuna koyarak. Saniyeler sonrasında ise annesinin yanında olmanın verdiği mutlulukla bize pozlar verdi. Çakır ailesine bu güzel kapak için teşekkür ederiz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...